Değer miydi?
Sırf övgü almak için riyakarlığı yol seçenleri…
Bir insanın kalbini bilmeden, o kalbi param parça edenleri…
Edep, ahlak ve terbiyeden bihaber olmasına rağmen, ahlak dersi verenleri…
Bir makam için 40 takla atıp, o hızla 100’e yol alanları…
“Bir, iki” derken, üç ve hatta dört yüze profesyonelce bürünenleri…
Susan ve susmayı büyük bir nimet olarak gören insanlara haksızca saldıranları…
Yalan, dedikodu ve iftirada ödül alacak olanları…
İnsanlığı parayla ölçenleri…
Garibanı, adam hesabına koymayanları…
Menfaat uğruna adam satanları…
Beynini, sadece ve sadece hasetlikle dolduranları…
Gördük ve bildik.
Bu gidişe ise çok üzüldük.
Yapılan kötülüklerden pişmanlık duyulmazsa, kötülüğün sonu gelir mi?
Peki hastalığı, hastalıkla tedavi etmek çare midir?
Nefsani arzuların pençesine düşmemenin çaresi akla dayanmak değil mi?
Rezaletin zilletini idrak edemeyen akıl, akıl mıdır?
Her şey akılla bilinir… Akılla ibret alınır.
Allah’ın en büyük nimeti olan aklı, şeytanın yolunda har vurup harman savurmak niye?
Gönüllere ve beyinlere çöken karanlığı görünce ürkmemek elde değil…
Şair demiş ya, “Kişiliğin otursun, söz ayağa kalkacağım.”
Karakter ve kişiliği 2 paraya pazara çıkaranlara sormak gerek: “DEĞER MİYDİ?”
Allah hepimizi, güçsüzlere göz olanlardan eylesin.
“Ömür” denen hayat değirmeninde de değmeyen işler peşinden koşturmasın.
Çünkü bu yapılanlar bir “keşke”ye değmez.