Görgüsüzlükte sınır tanımayanlara!
“İnersin gönül inersin
Attan eşeğe de binersin
Eşeği de bulamaz
Yayan yürürsün…”
“Sonradan görme” dediklerine…
Bir makama ulaştığında jet hızıyla “değişenlere…
Zenginlikleri ile övünenlere…
Eski zamanın Konyalıları, bu tekerlemeyi söylermiş.
Atasözü olarak karşılığı ise, “Ne oldum demeyeceksin, ne olacağım diyeceksin.”
Ömür dediğin, iki nefes arasında…
Alıp da vermemek var, verip de almamak…
O nedenle Konya tabiriyle, “gubuzluğun alemi yok.”
İnsanlar, özellikle sosyal medyada zenginliklerini arz-ı endam etmeden rahat edemiyorlar.
Amaçlarını anlamak tabiî ki zor…
Çünkü bizim örf ve âdetimizde böyle bir davranış şekli yok.
Boy boy “lüks araba” resimleri…
Özel tasarlanmış pahalı ev fotoğrafları…
Yarısından çoğu gösteriş için konulan zengin sofra paylaşımları…
Bu paylaşımların, karşı tarafa ne kazandırdığı merak konusu…
Eskiden görgüsüzlüğün de bir sınırı vardı.
Görünen o ki günümüzde böyle bir sınır bile kalmamış.
Malum, insanımız övünmeyi çok sever.
Keşke artık çağ atlayıp, bilimsel projelerle övünülse…
Farklı ve özgün çalışmalar insanlara gösterilse…
İyilik, merhamet, vicdan ve adalet konusunda yol alınabilse…
Zenginliklerini göstermede birbirleriyle yarışanlar, “kul hakkı, işçi hakkı nedir?” sorusunun cevabını öğrenip, bu konuda ilerleyebilse…
Allah verdiğini, bir anda alır…
Yine Konya tabiriyle, bir bakmışsın “dımdızlaksın…”
Zenginlik, insanlara hava atılacak bir unsur değildir.
Anlamını kavrayabilen zenginlerimize, “Allah Halil İbrahim Bereketi versin.”
Anlamak da zorluk çekenlerin ise, “Allah beynini çalıştırsın.” diyelim.